Gökyüzünde yıldızları gördük,
Dalgaları, kumu da gördük,
Vee, pek çok kriz ve öngörülmeyen felakete rağmen
Çokluk sıkılıyorduk, tıpkı burda sıkıldığımız gibi…
Karamsarlığı ile bilinen Baudlaire uzun seyahatten dönen gezginleri yukarıdaki dizelerle tiye alır ve kendi karamsar dünyasına çekmeye çalışır. Ama haklı olduğu bir nokta var. Senin için çürümüşse dünyanın en güzel tatil yeri sana ne yapsın? Güzel bir tatil resmi ile karşılaştığımızda bu resmin içinde olursak mutluluğun kendiliğinden eşlik edeceğini düşünüyoruz. Ancak mutluluk daha önemli bir dizi psikolojik ve duygusal ihtiyacın (sevgi,saygı, kendini ifade) karşılanması ile ilgilidir. Neden böyle bir girizgah yaptım? Çünkü yurt dışına giden özellikle Türkiyeli gezginlerin, turistlerin hep mutsuzluğunu görüyorum, karşı karşıya kalıyorum. Adam inanılmaz güzel yerlerde tatil yapıyor, seyahat ediyor ama suratından düşen bin parça, asık. Sorunları da bavulunda taşımış. Milletçe her gün travmalar atlatıyoruz, farkındayım. Bunun üstüne kişisel yükler binince, daha da ağır oluyor. Onun da farkındayım. Ama zaman ve para ayırıp gittiğiniz seyahatte bu yükleri bir yana bırakmazsanız o seyahat,o tatil, tatil olur mu?
Nasıl Gidilir?
Biz zaten Marmaris civarında olduğumuz için sevgili yol arkadaşım Mine ile Marmaris’ten kalkan katamaran’a Yeşil Marmaris şirketinden bilet aldık.(Kişi Başı Gidiş- Dönüş 200 TL) Bilet satılan yer Marmaris Marinası olmasına rağmen Katamaran’ın kalktığı nokta oldukça uzak bir yerde. Bavullarınız büyükçe ise yürümek yerine taksi tutmanız gerekecek (15 TL) . Yürüyenlerin de sahilden yürüdüğünü duydum. Captain Simion diye bir Yunan katamarına binince çılgın katamaran yolculuğumuz başladı. Çılgın diyorum zira havanın yağışlı ve kapalı olduğu bir güne denk geldik. Katamaran dalgalara çarpa çarpa, yer yer uça uça, sık sık sağa sola kocaman kocaman yalpalayarak gitti. O esnda ortaya çıkan gemi 2. kaptanı, denizci pazılı bir kadın ve temel reis halli adamlar insanları gözlemlemeye ve sakin tutmağa çalıştılar. Böyle yaklaşık 1 saat yolculuk yapınca Yunanlıların Poseidon’a (Deniz tanrısı) neden kızgın dediklerini anlayabiliyorsunuz. Rodos limanına yaklaştığımız esnada ise inanılmaz güzel bir ada manzarası ile karşılaştık. Eski şehir kalıntıları arasında yükselen eski duvarlar, kocaman kale, yan yana kilise kulesi ve cami, palmiyeler. Adeta denizin ortasında vaha…
Rodos,
Yunanistan Dodacanese adalarının en büyüğü olan Rodos; beach resortları, haçlı akınları döneminde Aziz John şövalye işgali döneminden tarihi kalıntıları, bir zamanlar şövalye kalesi sonra Osmanlı hapishanesi şimdi de müze olan Büyük Üstadlar (Grand Master) kalesi ile biliniyor. Kendisi Yunan adaları içinde gittiğim en turistik ada olmuş olabilir. Hatta Türkiye tatil rotaları ile arasındaki farklılıkların (tarihi kenti hariç) oldukça az olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Taksici kalacağımız otel yakın diye bizi almak istemedi, dükkanlarına buyur eden Yunanlı esnaf (neredeyse gel gel diyecek :), plajlarda şezlong parası hatta havlu parası ödenmesi, limanda sıralanan dizi dizi tur tekneleri önlerindeki standlarda satış yapmaya çalışanlar..Ancak çok önemli farklar var. Deniz adanın her yerinde masmavi, parlak.. Bir de tarihi her türlü bina inanılmaz korunmuş. Eski şehirde sokak lambaları bile hala ayakta. Yeni şehir denilen bölgede İtalyan işgali döneminde inşaa edilen binalar hala sapasağlam ve kullanılmakta. Bizim kaldığımız otel Casa Antica yeni şehirde ve 1700’lü yıllardan kalma! Yer karoları bile bu tarihlerden. Kısacası yok etme kültürleri yok!

Eski Şehir
Eski şehri inanılmaz fotojenik. Bu şehrin çakıllı ve dar yolları arasında kaybolmadan, dizi dizi kemer altında şöyle manzaralı manzaralı fotoğraf çektirmeden, rengarenk begonvillerin renklerine hayran olmadan dönmemek lazım. Eski şehrin içinde Meryem Ana kilisesinin kalıntıları heybetli heybetli durur. Osmanlı hakimiyeti döneminden kalma camii yakınlarında dükkanlar çarşılar ve kahve görmek de mümkün. Burayı gezerken parmak arası terlik yerine tabanınızı acıtmayacak terlikler önereceğim.

Hipokrat Meydanı
Bu meydana gece ışıltısını görmek için gitmek lazım. Romadaki İspanyol merdivenlerini andıran Hipokrat meydanı merdivenlerinde gençler uzun uzun oturuyor…Etraftaki tavernalarda bol bol size ben bu şarkıyı bir yerden biliyorum dedirtecek Yunan müziği çalıyor..


Grand Masters Sarayı (Büyük Üstadlar Sarayı)
Sarayın içi o kadar çok tarihi eserle dolu ki müze olmasına rağmen (Giriş Ücreti 6€) bazılarının altına açıklama yazmadan öylesine sergiliyorlar. Kale Rodos Şövalyeleri namına yaraşır derecede büyük ve güvenli. Odalar arasından geçitler, yer altında odalar, kocaman avlu, kocaman giriş kapısı.. Ayrıca sarayın camlarından yan yana cami minaresi ve kilise saat kulesi görebileceğiniz bir yer.
Şövalyeler Sokağı
Bu sokakta binalarda hangi şövalyelerin oturduğu kapılarda işaretli imiş. Benim ilgimi ise lambalar çekmişti. Demirden oluşturulan bu lambalar bile hala ayakta.
Mandraki limanı
Limanda uzaktan yeldeğirmenlerini ve şehrin en önemli simgesi olan geyikleri limanağzında görebiliyorsunuz. Burada da deniz o kadar temiz ki denize girenler var.
Plajlar
Biz üç farklı plaja gidebildik. En çok gittiğimiz şehir merkezindeki Elli Beach oldu. Yan yana dizili bir çok farklı beach masmavi ve tertemiz denizin kıyısına konuşlanmışlar. Bu plajda şezlong ve havlu parası ödenmekte. Biz hafta içi 7,5 € haftasonu ise 8 € ödedik. 7 metre yüksekliği ile denizin ortasına kurulan bu tramplen pek çokları için atlama ve eğlence kaynağı. Diğer gittiğimiz Plajlar ise Kalithea’da idi. Kalithea’ya gitmek için otobüs durağını buluyorsunuz (yan yana dizilmiş iki otobüs bus station oluyor 🙂 kişi başı 2,40 € ücretle 15 dakikalık bir yolculuk sonunda Kallithea’ya ulaşıyorsunuz. Bu noktada da yan yana bir çok plaj ve resort plajı bulunuyor. Ammades Beach Bar oldukça güzel ve sakin bir yerdeydi. Thassos Beach Bar ise Kalithea’nın biraz daha kalabalık ama kayalık deniz sevenler için de mükemmeldi. Rodos adasında deniz her yerde mükemmel.



Yeme İçme
Eski şehirde bulunan restoran ve tavernaları çok önermeyeceğim. Biz burda sadece bir börekle kahvaltı yapalım dedik ama o bile dünden kalmıştı. Hayal kırıklığına uğramanız çok olası. Buralardaki tavernalarda oturmak isterseniz üzülmeyeceğiniz Grek salata + bira ikilisi yapılabilir. Yediğimiz içtiğimiz en güzel yer Koukos restorandı. Grek kahvesi bile cezvede kumda pişiyor lezzeti ise çok iyi. http://www.koukosrodos.com/en/ Diğer beğendiğimiz bir lokantalar Koozina https://www.facebook.com/koozina.rhodes ve Karesma oldu. Thomas Taverna’da gidebileceğiniz tavernalardan. Fiyatlar ise beklediğim kadar düşük değildi. Thomas Taverna’nın Thomas’ı uzun uzun anlattı bize 🙂 KDV’nin%12’ye çıkarılması, Yunanistana giren her turistten şehir vergisi alınması vs. rakamları geçen seneden yukarı çıkarmış açıkçası. Kişi başı bu mekanlarda minimum 15-20 € civarı çıkarsınız. E tabi genelde deniz ürünleri ahtapot, kalamar dolma vb. var. Karesma da ise kocaman bir dana incik yeme şansına sahip olduk. O büyüklüğüe o fiyat Türkiyeye kıyasla çok iyiydi açıkçası. Bir de bu iyi restoranların bulunduğu sokakta Tamam restaurant diye bir yer var insanlar kapısında uzun uzun bekliyorlar.
Kahve Durakları
Yunanlıların vazgeçilmezi frappenin burada çok tüketildiğini görmedim açıkçası. Frappe tabi ki içtim ama daha çok soğuk espresso ve Grek kahvesi tercih ettim. Rodiakon Espresso Bar, Centrale Caffe ve tabi ki Koukos kahvesini sevdiğim mekanlar oldu. Bunun dışında her beach’te frappe bulmanız mümkün.

