Eski adıyla Karlsbad yeni adıyla Karlovy Vary, Prag’a yakın mesafede pastel renkli kaplıca ve senatoryum otelleri ile ünlü şipşirin bir yer. Bir ana cadde, lüks oteller, teleferik yolculuğu, ünlü likörleri Bacherovka tadımından oluşan bir arınma yolculuğu alır mıydınız? Sanki birileri pastel boyaları eline almış tüm binaları çizgi filmden fırlamışçasına Hansel ve Gretel’in yemesi için hazırlamış gibi bir kasaba burası.
Geçmişte adı Karlsbad yani karl banyosu olan bu mini şehir pek çok ünlüye ev sahipliği yapmış, halen de ev sahipliği yapmaya devam ediyor . Karl Marx, Hitler, Mozart, Deli Petro, Puşkin, Beethoven ve Atatürk’ün aralarında bulunduğu bu ünlüler burada şifa aramışlardır.Şimdilerde de Ajda Pekkan’ın bol bol gittiği rivayet edilmekte.
Çok sevdiğim, tekrar tekrar izlediğim Amadeus filminin Prag’ta çekilmiş olması bile gitmeden evvel Prag hakkında iyi hisler beslemem için yeterli bir sebep. Gittikten sonra ise görünenden daha mistik, beklediğimden daha bir ortaçağ kenti çıktı karşıma. Baltık ve bavyera ülkelerinin karışımı… Yüksek ve kırmızı çatılar, kapalı havanın renklerini açacak rengarenk evler, yuvarlak kemerli dar sokaklar, sayısız geçitler, pasajlar, gotik dönem kalıntıları, kuleler.. Hele hele eski şehirde yürüyerek kaybolmak köprülerden öteki tarafa geçmek. Köprü üstlerinde akan yaşamı izlemek. Sokak sanatçıları, ressamlar.. Soğuk ülkelerin içinde böylesine dolu dolu yaşam akan bir kent Noel dönemi hariç kolay kolay bulunmayan bir nimet.
Prag’ın en turistik meydanında kameralar saat kulesinin her saat başı olan kukla gösterisini kaydediyor.
Prag pazarıBohemian bards grubu meydanda canlı müzik yapıyor.Yazının en altında bir video paylaşıyorum. Eğlence garantililer 🙂Saat kulesi önünde poz veren Çinli yeni evliler.
Hem şehir içindesiniz hem de şehir dışında
Hele o parklar yok mu. Taş binaların arasında intizamlı çift çizgi şeklinde ilerleyen ağaç sıraları..Altlarında yer alan dizi dizi banklar.. İnanılmaz özgün bir hava katıyor. Dökülen sarı,turuncu, kırmızı yapraklar manzarasına bir de Vlatav nehri görüntünüz varsa değmeyin keyfe.. Nehrin üstünde dinginlikle ilerleyen ördek ve kuğu sürüleri de sonbahar yaprakları gibi ayrı huzur kaynağı. Hem şehir içindesiniz hem de şehir dışında. Bu duyguyu Istanbul gibi bir yerde hissedemediğimizden Prag bir üstgömlek gibi geliyor. Yoğun olarak Türkiyeliler tarafından da ziyaret ediliyor zaten.
Bu güzeli sonbahar yapraklarının arasında #fromwhereistand yapmadım demem 🙂
Hani burda gerçekten gitmeden evvel bence tarif almak yerine önce mümkünse mal mal bakmak, gezmek, uzun yürüyüşlere ve arnavut kaldırımlarına hazırlıklı olmak (topuklu ayakkabı ağlatabilir) sonra da aaa bugün gördüğüm yer meğer Prag kalesiymiş, Karl köprüsüymüş, Vlatav Nehriymiş, Kafka eviymiş, şuymuş buymuş demek daha güzel gibi. Sanki daha önceden keşfedilmemiş de siz keşfediyormuşsunuz hissi verir :). Prag kentini sizin keşfedeceğinizi düşünerek ben sadece bir iki pratik bilgi paylaşmak istiyorum.
Havaalanından kent merkezi (Staroměstská), Vaclav meydanı aşağısı (Můstek) ulaşımı
Havaalanı inişinizde (büyük ihtimal terminal 1 olacak) çıkışta sağ tarafta 119 nolu hat otobüsünün yer aldığı durağa doğru yönelin. Burada kredi kartı ile de bilet satınalma işlemi yapabiliyorsunuz. Bileti alıp otobüse bindikten sonra son durak olan Dejvická’da inip metroya ücretsiz aktarma yapıyorsunuz. Kırmızı hat genelde Staroměstská ve Můstek gibi en yoğun duraklara hizmet ettiğinden biz genelde bu hattı kullandık.
Tradelnik meselesi
Eski şehir civarında gezinirken mini büfe gibi yerlerde karşılaşacağınız geleneksel tatlıları tradelnik bir iki gün sonra alışkanlık yapabilir aman dikkat. İlk başta çok cazibesi yokmuş gibi gelir, ay bu ne böyle tadı tatsız tuzsuz bişey dersiniz, ama bir iki tane yedikten sonra bir bakarsınız soğuk havada iyi gitmektedir, sevmeye başlarsınız. Her yerin tradelnik yapım şekli birbirinden farklı. Sadeli ve Nutella’lı en yaygın olarak satılanlarından. Benim en hoşuma giden Tradelnik Karl köprüsünün Prag kalesi ayağı altında bulunan Tradelnikçi oldu. Hem de oturarak Karl köprüsündeki hareketliliği izleme şansınız oluyor.
ATM ve Para Bozdurma mevzuları
Bu konu, gitmeden evvel ekşisözlükte “Prag” başlığında bol bol okuduğum yahu amma da abartmışlar dediğim bir mevzuydu. Çaktırmadan bizim de başımıza gelince insan elinde olmadan sinirleniyormuş sahiden. Havaalanından bir kısım naktimiz olmadan yola çıkmayalım dedik ve yaşasın atm bulduk deyip atm’den nakit çektik. Meğer atm bir döviz bürosunun atmsiymiş ve haftasonu olduğundan bizden ekstra komisyon almış. Para bozdurma konusunda önerimiz şehir merkezinden adı sanı belli bir bankadan hafta içi para çekmeniz olacak. En az kazıklanacağınız yöntem bu olur. Adım başı döviz büroları ise Nepalde elinde kerpeten tutan, arkasına da kocaman diş resmi asan, kapısı bile olmayan dişçilere benzediğinden hiç mi hiç güven vermiyorlardı. Yanalarına bile yaklaşmadık.
Cam tasarımı ve Pazarlık mevzuları
Buradaki cam tasarımlarına hayran olmamak elde değil. Aynı paralellikte ürünler ve tasarımlar var tabii ama birbirinden çok özgün şeyler de var cam tasarım dükkanlarında. Yahut başka bir deyişle benim Türkiye’de gördüğüm cam ustaları hep üfleme cam ustalığı çalıştıklarından farklı cam işçiliği görmek çok hoşuma gitti. Hele hele cam kedi heykelleri bir harika. Bu kent Arap pazarlığından nasibini almış gibi. Fiyatını sorduğunuzda bile indirim yapabilirm gibi yaklaşımla karşılaşıyorsunuz. Ama çoğu oldukça dürüst satıcı. Sattıkları ürünlerin iyisini ve kötüsünü söylemekten geri kalmıyorlar. Güveninizi kazanıp size satıyorlar kısaca 🙂 Zaten alışık olduğumuz pazarlığı burada da yapabiliriz.
Kuklalar
Camdan sonra tahta işçiliklerinin de inanılmaz olduğunu kabul etmekte fayda var. Her türlü ince detay düşünülüyor kukla yapımında. Eski şehirde mutlaka denk geleceğiniz bir kukla dükkanının içine girip her bir kuklayı tek tek incelemek isteyeceğinizin garantisini veririm.